İlim Okulu nedir?

İlim okulu; samimiyetle kendini arayanların bir araya geldiği, kendini bulanların geçtikleri yolları, deneyimlerini paylaştıkları, eğitimlerin, derin inzivaların, online ve yüz yüze sohbetlerin olduğu bir topluluktur.

Kimler için?

Belli bir olgunluğa gelen kişi uyanış belirtileri göstermeye başlar. Örneğin;

  • Dünyevi zevklerden eskisi gibi haz almama,
  • İçinde bulunduğu düzeni sorgulama,
  • Sürekli tekrar eden döngülerini fark etme,
  • Çevresinin seyrekleşmesi,
  • Spor, siyaset, medya, magazin, ekonomi, haberler gibi konuların kendisine hiçbir şey katmadığını, hatta kendisini uykuda tuttuğunu fark etme,
  • Ben kimim, bu dünya neden var, yaşam amacım ne, neden var oldum gibi sorular sormaya başlama,
  • Taşıdığı kişiliklerin aslında kendisi olmadığını fark etmeye başlama,
  • Sadeleşme isteği,
  • Kendisiyle yüzleşme cesareti göstermeye başlama,
  • Odağını dışarıdan çekip içe çevirme eğilimi,

İşte İlim okulu; uyanış belirtileri göstermeye başlayan ve arayış yolunda kaybolmadan kendine varmak isteyenler içindir.


Nasıl bir yol?

Kişiyi, kendini bulmaya, insan-ı kamil olmaya götüren birçok yol vardır ve hepsi de güzeldir; çoğunu deneyimlemek nasip oldu. Kişiler hangi yoldan giderlerse gitsinler, kalbi açılan insanlar hakikatte birlenirler.

Sadece kendi yürüdüğümüz yolların rehberliğini yapabiliriz ve bizim öğretim yolumuzun belli bir adı yoktur. Bu nedenle Yunus Emre’nin “İlim, kendini bilmektir” sözünden esinlenerek ilim okulu dedik…

İlim okulunda dini inanç, siyasi görüş, etnik köken, cinsiyet ayrımı yoktur ve bu konularda konuşmayız. Hiç kimsenin dini inancına, siyasi görüşüne karışmayız, sormayız, merak etmeyiz.

İlim okulunda maksadımız; kendimizi her daim hatırlayabilmek için gönlü güzel dostlarla muhabbet halinde olmaktır.

Ayrıca ünlü latince söz “docendo discitur” ile belirtildiği gibi öğreten, öğrenir yolunu benimsiyoruz.


Din ya da tasavvuf ehli değiliz, bu konularda ahkam kesmemiz edebe aykırı olur ama haddimizi aşmadan, yolumuzu biraz kısaltmak için aramızdaki tasavvuf ehli hocalarımızın deryasından faydalanabiliriz. Hacı Bektaş Veli, Mevlana ve nice üstadın hikayelerini anlatabilir, anlamaya çalışabiliriz.

Yoga hocası değiliz ama yolumuzu kısaltmak için belki Patanjali’nin Yoga sutralarına da uğrayabilir ve adres sorabiliriz. Özellikle bedenimiz üzerinde çalışırken, yoga üstadlarından feyz alabiliriz.

ZEN ustası değiliz, yine de belki üstad Dogen Zenji’nin sözlerine ve tavsiyelerine kulak vermek, onun geçtiği yolu da deneyimlemek için birlikte Zazen’e otururuz.

Budist değiliz, yine de belki bodhi ağacının altında konuşmakta olan Buddha’nın sohbetlerine de katılır, aradığımız bazı cevapları orada buluruz.

Semazen değiliz, yine de belki yolumuz bir semah makamına düşer, hep birlikte döner durur, aşık olur, meşk ederiz.

Psikolog değiliz, yine de illüzyonlardan daha hızlı çıkmak, duygu, düşünce ve kök inanç sıkışıklıklarından kurtulmak için yeri geldiğinde sözü okulumuz içindeki psikologlara bırakırız.

Şaman da değiliz, yine de belki birlikte davul çalar, derin ruhsal yolculuklara çıkar, mana aleminin sonsuzluğunda dolaşırız.


İllüzyondan çıkış!

Siyasetin, medyanın, dizilerin, sporun, magazinin, ekonominin, iş ve dış kaotik olayların kendisini matrix‘te tuttuğunu fark eden kişi uyanma belirtileri göstermeye başlar ve genelde bir arayışa girer.

Bu arayış sonunda şansı varsa doğru bir yola girebilir ama günümüzde çoğu kişi kendisini spiritüel dünyada bulur.

Annunakiler, siriuslular, reptilianlar, mu ve atlantis halkı, enlil ve enki, shambala, astral savaşçılar, karanlık taraf – aydınlık taraf, illüminati, kabal, uzaylılar, yapay zeka istilası, ışık işçileri, görevli varlıklar, baş melekler, hipnozcular, şifacılar derken kişi dünyevi matrix’lerin çoğundan çıkar ve uyanış yolunda ilerler.

Fakat gerçek uyanış; en büyük matrix’in spiritüel dünya olduğunu fark ettiğinde yaşanır!

Uyandım sanan kişi, kendisini binlerce peri masalının arasında kaybolmuş olarak bulduğunda, esasen yolculuğunda epey ilerlemiştir. Yani her makam, zamanı geldiğinde geçilir ve nihayet, zanlar dünyasından çıkma zamanı da gelmiştir! Her şey olması gerektiği gibidir. Yanlış gibi görünse de; herkes ve her öğreti hizmetini yerine getirir.

İlim okulunda dilimiz döndüğünce hakikat makamından konuşmaya çalışırız! Bu nedenle sohbetlerimizi anlayabilmek ve yargılamadan dinleyebilmek için belli bir yoldan geçilmiş olması faydalıdır.

Her görünenin arkasında bir hakikat vardır ve bu hakikat oldukça basittir!

Hakikat, tam olarak önümüzde, burada, olduğumuz AN’dadır ama yine de hazır olmadan fark edemeyiz.

İşte ilim okulundaki pratiğimiz; gözlerimizdeki perdeyi kaldırmak, kendimizi bilmek ve her daim hatırlamak, AN’ın muhteşemliğini, VAROLUŞUN birliğini her AN fark etmektir.


Usta Sizsiniz!

Bu, alçakgönüllülükle öylesine söylediğimiz bir söz değildir. Hakikat budur. Usta sizsiniz.

Mürşitlik iddiamız, müritlik beklentimiz yoktur. Kolumuza konan sinekten, ağaçtan düşen yaprağa kadar her şey ve herkes bizim ustamızdır. Dolayısıyla ilim okulunda herkes öğrenci, herkes öğretmendir.

Önemli olan, içsel ustalığımızı uyandırmak ve etrafta mutlak olandan başka varlık olmadığının, hepimizin O’nun suretleri olduğumuzun hakikatine bizzat deneyimleyerek (tasavvufu dil ile Hakkal Yakin) varabilmektir.

Önemli olan, ölüm korkusundan ve zihnin yarattığı sanal acılardan kurtularak, sevgi, huzur, barış içinde ve bu AN’da var olabilmektir.

Önemli olan hakikati görmek değil, marifet içinde yaşayabilmektir!


İlim Okuluna katılmak ister misiniz?

Eğer siz de kendini arayanlardansanız; İlim okulunun online ya da yüz yüze derslerine ve birlikte yapacağımız derin ruhsal inzivalara katılabilirsiniz.