Bâyezid-i Bistâmi, “her arayan bulamaz lakin bulanlar arayanlardır!” demiştir.
Gerçekten de öyledir.
Yine de peşinen söyleyeyim; hakikatte bulunacak bir şey yoktur. Bulacağın şey kendinden başkası değildir ve o zaten buradadır. Hakikat burada, bu AN’da, tam da oturduğun yerdedir.
İlim okulunda maksat muhabbettir…
Yine de anlıyorum, kendimden biliyorum. Hakikat burnumuzun dibinde olsa da görmek zordur.
Maymun zihnimiz iki dakika sakinleşip de onu görmemize kolay kolay müsaade etmez. Bu nedenle zaten burada olan hakikate ulaşmak için yıllar verir, dereler tepeler aşar, kendimizle savaşır dururuz.
Yine de bu yol çok güzeldir. Yolun kendisi güzeldir.
Bazıları şöhret, bazıları servet, bazıları şehvet peşinde koşar. Onlar da yoldur, onlar da güzeldir. Bazıları aradıklarına ulaştıklarında illüzyonu fark ederler, içlerindeki boşluğun hala orada durmakta olduğunu görürler ve nihayetinde yine kendilerinin peşine düşerler. Bazen!…
Biz de belki o yollardan geçmişizdir ve elimize bir şey geçmeyince, arzuların sonu gelmeyince, erişilen arzular mutluluk vermeyince kendimizin peşine düşmüşüzdür. Bu güzel bir yoldur.
Seni biraz daha uyarmak isterim.
Şimdi bu yolun bazı zorluklarından bahsedeceğim?
Zihnin çoktan “amaaan, sıktı bu iş” demeye başladı mı?
Öyleyse hemen şimdi çıkabilirsin.
Yoksa devam etmek ister misin?